Bafa Gölü
BALIKTAŞ KAYA RESİMLERİ VE LATMOS GEZİSİ
&
Bir Dolunay Akşamında
SELENE İLE ENDYMİON’UN AŞKI

07 Ekim 2025, Salı
Sabah başlayarak, akşam yemeği ile devam edecek bir tur programı

Gezi – rehberlik – yemek – sunum – müzik ve (mümkün olursa) dolunayda tekne turu

Latmos Körfezi Antik Çağda Ege Denizi’nin bir uzantısıdır. Büyük Menderes Nehri’nin getirdiği alüvyonlar zamanla körfezi doldurunca Bafa Gölü oluşur. İnsanların çok eski çağlardan beri yaşadığı bu coğrafi çevre; Göl, Beş Parmak Dağları, Gynas Kayalıkları, Flora ve Faunası ile son derece etkileyici bir eko sistem oluşturur. Bafa Gölü, zengin doğal ve kültürel kaynak değerleri nedeniyle 1994 yılında Tabiat Parkı olarak ilan edilmiştir.

TUR PROGRAMI:

Sabah saat 07.30’da Karşıyaka / Bostanlı İskelesi yönündeki Havaş Durağında, 08.00’de Alsancak/Lozan Meydanı’nda gezginlerimizle buluşarak yola çıkıyoruz. Aydın istikametinde ilerlerken, zaman kazanmak için kahvaltı ikramını araçta yapıyoruz. Yol güzergâhımızda çevremizde gördüğümüz Bademgediği Tepesi (Puranda), Metropolis, Cellat Gölü, Belevi Mausoleionu, Söke, Myus ve diğer yerler üzerine sohbet ederek ilerliyoruz. Menderes nehrinin antik çağın çok işlek bir körfezini nasıl yuttuğunu hayretle fark edip, karşımızdaki görkemli Beşparmak / Latmos dağları eteklerindeki Herakleia kentine doğru yol alıyoruz. Yol üstündeki Kahve Asar adası karşısında küçük bir mola verip, adadaki Bizans kilisesi ve manastır kalıntılarını Beşparmak Dağları fonunda seyrediyoruz.

Dağların sarp ve ulaşılmaz yapısı ile gnays kayalıklarının ilham veren ilginç şekillerinin bileşimi çağlar boyunca insanları etkilemiş olmalı. Klasik çağlarda Zeus Akraios / zirvelerin Zeus’unun evi olarak kabul edildiği bu coğrafya, çok daha öncesinde, günümüzden 7-8 bin yıl önce yaşayan Neolitik dönem insanları için de kutsal olmalı. Dağın hemen tüm çevresine dağılmış, kaya oyuklarına çizilmiş 300’den fazla resimde
işlenen konular ve tekrarlanan semboller buna işaret ediyor. Dünya üzerinde bilinen diğer prehistorik resimlerin çoğundan farklı olarak, günlük yaşam ya da av sahnelerinin konu olarak seçilmemesi bilhassa ilgi çekiyor.

Bugünkü gezimizin ana hedefi bu resimlerden en çarpıcı olanlarından birisi olan Karahayıt köyü yakınındaki Balıktaş Kaya Resimleri olacak. Köyden yaklaşık 1-1,5 saatlik, orta zorlukta bir yürüyüşle Kavaklıdere’nin bir ara vadisine konumlanmış resimlere ulaşacağız. Resimleri incelerken hayal gücümüzü çalıştıracak, betimlemelerin ne ifade ettiği üzerine fikir yürüteceğiz.

Öğle yemeğimizi, yanımızda getireceğimiz kumanyalarla, bizden 8 bin yıl önce yaşamış insanların gezindiği bir coğrafyanın içinde yiyeceğiz. Sonrasında deniz kıyısında bir liman kenti olan Herakleia kalıntılarına ev sahipliği yapan Kapıkırı Köyü’ne yöneleceğiz. Zamanımızın elverdiği ölçüde antik şehrin gayet iyi korunmuş olan sevimli Athena tapınağını, agorasını, bouleuterionu, tiyatroyu, surları görmek istiyoruz. Ay tanrıçası Selene ile yakışıklı çoban Endymion arasındaki aşkın geçtiğine inanılan kutsal alanda Ortaçağ ressamlarının tablolarına konu olan bu öyküyü zihnimizde canlandıracağız. Şehrin güney ucundaki Bizans kalesini dolaşacak, gölde güneş batımını izleyecek ve antik şehrin göl kıyısındaki mezarlık alanlarına göz atacağız.

Gün batarken, muhteşem bir göl ve dağ manzarasına hakim olan restoranımıza gidiyoruz. Gün batımı, ışık oyunları gölde ve dağlarda yansırken, oldukça imtiyazlı bir akşam yemeğini paylaşıyoruz.

Fonda flüt müziği tınıları yüreğimize dokunurken, Dolunay’ın yükselmesini bekliyoruz. Rehberimiz Çoban Endymion ile Selene’nin aşkını ve öykülerini anlatıyor.

Zeus’un kızıdır Selene ve basit bir çobandır Endymion. Onların aşkını kimi zaman kıskançlık, kimi zaman hoşnutlukla izler tanrılar. Her gün yenilenip tazelenen bu büyük sevgi etkiler Zeus’u. Endymion’a bir dilek hakkı sunar. Sevgilisiyle geçirdiği anları sonsuz kılabilmek için, sonsuz bir uyku diler Endymion. O gün, bugündür; Bafa gölünün sularında yıkanan Selene, her gece aşkla dokunur Latmos dağlarına….

Dolunay tüm görkemi ile Bafa Gölü’nün sularında yansımaya başladığında, kendimizi öykünün sihrine bırakıyoruz…

Onların aşkı şöyle dile gelir Homeros’un dizelerinde:
Parlak ayın çevresinde sayısız yıldız
rüzgarsızken duru gökyüzü
nasıl yanarsa ışıl ışıl.
Bütün doruklar, sivri kayalar ve çayırlar
nasıl serilirse göz önüne,
gökler yırtılıp da açılır,
tekmil yıldızlar görünür
ferahlar yüreği çobanın…

Dileyen konuklarımızla göl kenarındaki kumsala iniyoruz. Eğer tekne turu için hava müsait olursa gölde küçük bir tekne ile gece turuna çıkma şansımız olabilir mi bakıyoruz !!! ( duruma göre değerlendirilecektir )
Uzun sözün kısası, katılanlara keyifli ve özel bir akşam vaat ediyoruz.