Arkeolog Dr. Nezih AYTAÇLAR Danışmanlığında

TROYA Antik Kenti (Çanakkale): UNESCO Kültür Mirası – 1998

TROYA Müzesi (Çanakkale): Yılın Müzesi Özel Takdir Ödülü – 2020 ve Avrupa Müze Akademisi Özel Ödülü – 2020/ 2021

ASSOS:  UNESCO Kültür Mirası Geçici Listesi (2017)

TUR PROGRAMI

11 Mayıs 2024, Cumartesi : KAZDAĞLARI – ASSOS
Yolumuz uzun, gezip görmek istediğimiz çok yer var, yola erken düşmek gerek diyerek, sabah 07.30‘da Alsancak Lozan Meydanında, 08.00ʼda Karşıyaka / Bostanlı Vapur İskelesi yönündeki Havaş durağında konuklarımızla buluşarak hareket ediyoruz. Şakran’da biraz mola veriyoruz. Ardından, güzergahımız üzerindeki yerler üzerine sohbet ederek Çanakkale istikametinde ilerliyoruz. Edremit’e varınca, her zamanki yerimizde klasikleşen bir öğle yemeği alıyoruz.

Sağ yanımızda Kazdağları yükseliyor! Anadolu`da tanrılarıyla ünlenen dağlardan biri, Homeros’un “Bin pınarlı İda” adını verdiği Troas Olympos, yani Kazdağı’dır. Hikayesi Troia Savaşlarıyla başlar. Kaz Dağı veya İda Dağı; güzelliği ve görkemiyle bugün olduğu gibi Antik Çağ insanlarını da etkilemiş olmalıydı. İşte bu nedenledir ki, Antik Çağ mitoslarında tanrıların mekânı olarak adı sıkça geçer…

Kazdağları’nın eteklerinde ilerlerken, “SARIKIZ KAZDAĞI ETNOGRAFYA GALERİSİ”’ni geziyoruz. Ardından, Kazdağları’nın denize bakan yamacında bulunan SÜTÜVEN Şelalesi ile yakınındaki HASAN BOĞULDU Göleti’ne gidiyoruz. Burası orman içinde yemyeşil doğası, pınarı, küçük göletleri ve şelalesiyle çok hoş bir yerdir.

Türkiye’nin ilk Etnoğrafya müzesi olan ve Unesco’dan özel ödül alan”TAHTAKUŞLAR ETNOĞRAFYA MÜZESİ”’ni de ziyaret ediyoruz. Bir ilkokul öğretmeni olan Alibey Kudar tarafından 1991 yılında açılan bu müzede, Orta Asya’dan Türkiye’ye göç eden konar – göçer Türk boylarının özgün kültür varlıkları ile Kazdağı (eski adı İda Dağı) efsaneleri sergilenir. Müzede iş aletlerinden giysilere, çadırlardan ev gereçlerine kadar, Türkmen Kültürüne ait yüzlerce ürün görüyoruz… Alibey Kudar’ı birkaçyıl önce kaybettik. Kendisini anarak Assos’a doğru yol alıyoruz.

Bu gece konaklama ve akşam yemeğimiz ASSOS’ta.

12 Mayıs 2024, Pazar: ASSOS – TROYA ÖREN YERİ VE TROYA MÜZESİ – İZMİR
Sabah erken kahvaltı sonrasında Assos Ören yerine gidiyoruz. Sönmüş bir volkanik tepe üzerinde, andezit kayalıklar üzerinde, denizden 236 metre yüksekliğe kurulmuş ASSOS Kenti, 2017 Yılında UNESCO Kültür Mirası Geçici Listesine girdi. Sur duvarlarıyla korunan, yuvarlak ve kare kulelerle desteklenen antik kentte kazı çalışmaları 1980’den beri yürütülüyor. Assos’ta M.Ö. 530 yılında inşa edilen ATHENA TAPINAĞI Anadolu’da bugüne kadar ortaya çıkarılan, Dor düzenindeki tek tapınak örneği. Parçaları birçok müzeye dağılmış olmasına rağmen, onu yeniden ayağa kaldırmaya yetecek kadar mimari blok ve malzeme 2000 yılı aşkın bir süredir orada!

Assos Antik Kenti; Athena Tapınağı’ndan başka, görkemli surları, kente girişi sağlayan iyi korunmuş antik yolun iki tarafındaki mezarlık alanları, agorası, tiyatrosu ve gymnasion’u ile etkileyici bir ören yeri.
Platon’un 6 öğrencisinin Assos’a gelerek 3 yıl kaldıkları, Aristoteles’in burada bir felsefe okulu kurduğu, zooloji, biyoloji ve botanik konularında çalıştığı biliniyor. Assos kazı heyetinin görüşüne göre, Akademinin, Atina dışında ikinci şubesinin Assos’ta faaliyet gösterdiği düşünülüyor. Dünyada belki de ilk defa (kısa süreli de olsa) bir kentin filozoflar tarafından yönetildiği, Platon’un ideal devlet teorisinin burada uygulandığı, kayda değer bir ihtimal…

Assos’u gezerken, ATHENA TAPINAĞI’nın kızıl-kahverengi andezit sütunları arasından Midilliʼyi izliyoruz, onların da bizi izlediğini düşünerek…

Tapınağın kabartma levhaları bugün İstanbul ve Boston Müzelerinde, ama ören yerinde kalanlar da yeterince etkileyici. Antik kentin eski limanı ise günümüzde nefis taş yapıların çevrelediği şiirsel bir mekan…

Sonrasında TROYA ÖREN YERİ bizi bekler!

Avrupa edebiyatının en eski yazılı eserine konu olmuş olan, Homeros’un İlyada Destanı’nda sözü edilen savaşların geçtiği TROYA!

Troya, dünyadaki en ünlü antik kentlerden birisidir. Unesco açıklamalarında belirtildiği gibi; “Troya’da görülen 9 katman, kesintisiz olarak 3000 yıldan fazla bir zamanı göstermekte ve Anadolu, Ege ve Balkanların buluştuğu bu benzersiz coğrafyada yerleşmiş olan uygarlıkları izlememizi sağlamaktadır. Troya’daki en erken yerleşim katı M.Ö. 3000-2500 ile erken Bronz Çağı’na tarihlenmektedir, daha sonra sürekli yerleşim gören Troya katmanları M.Ö. 85 – M.S. 8. yüzyıla tarihlenen Roma Dönemi ile sona ermektedir. Troya, bulunduğu coğrafi konum nedeniyle burada hüküm süren uygarlıkların diğer bölgelerle ticari ve kültürel bağlantıları açısından daima çok önemli bir rol üstlenmiştir. Troya ayrıca gösterdiği kesintisiz katmanlaşma ile Avrupa ve Ege’deki diğer arkeolojik alanlar için referans görevi görmektedir.”

TROYA’nın katmanları arasında gezerken, kral Priamosʼun sarayının neresi olabileceğini, kederli Andromakheʼnin kocası yiğit Hektorʼun yenilmez Akhilleosʼla dövüşünü surların neresinden endişeyle seyrettiğini, geleceği gören ancak kehanetlerine kimsenin inanmadığı güzel Kassandraʼya tecavüz edilen Athena Tapınağıʼnı, antik çağ coğrafyasının günümüzden farkını ve Mykenai kralı Agamemnon liderliğindeki Akha donanmasının nerede demirlemiş olabileceğini, dünyanın en güzel kadını Helene ile Parisʼin aşkını, tarihin ilk güzellik yarışmasını konuşuyoruz.

Troya, 2018 yılında ziyarete açılmış olan “TROYA MÜZESİ’nde kendi kadim tarihinin bir özetini sergiler. İstanbul Arkeoloji Müzesi, Amerika Birleşik Devletleri ve Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesinde bulunan Troya kalıntıları bu müzede toplandı. 3000 metrekarelik sergi salonuna sahip olan müzede yaklaşık 2000 eser sergileniyor. Müze oldukça yüksek bir teknoloji ile donatılmıştır. Diorama ile 3 boyutlu şekilde modellenen hikayeler, görsel tasarımlar, dokunmatik ekranlar ve çeşitli animasyonlar, nitelikli bir deneyime dönüşüyor…

Ören yeri ve müze ziyaretinden sonra dönüş yolculuğumuz başlıyor. Gece 22.30 civarında İzmir’de olmayı planlıyoruz…