UĞURLAR OLSUN – Derya Canıtez

Büyülenmiş gibi dinlediğim zamansız, bilge bir adam... Hiçbir zamana ait olmayan ve her zaman içinde var olmalı dediğim.  O benim Dedem Korkut, Evliya Çelebi'm, Şükrü Hocamdı. Daha çok anlatsa, yazsa, çizse, kaşlarındaki çatıklık dağılıp yine çocuk gibi gülseydi... Yemekler yemeli, içmeliydik biz daha, Rembetiko çalmalıydı fonda, keyiflenmeliydik. Ertelememeli, sevdiklerimle tanıştırmalıydım onu. Sokaklarını hep birlikte arşınlamalıydık Anadolu'nun, dünyanın... Melodilerini, tatlarını, kokularını hissetmeliydik adım attığımız her köşesinde. Milattan öncesini de 8000 yıl sonrasını da konuşabildiğim Hocam, seninle bu şehri hissetmek, anlamaya çalışmak ne güzeldi!

İzmir'in kiliselerini de doğup büyüdüğüm Buca'nın köşklerini de seninle keşfettim, insanların bu topraklarda hep var olduğu, bir handan diğerine koşar adım giderlerken bile bıraktıkları izleri seninle sürdüm ben. Duvar ustalarının tekniklerini, Kadifekale'ye suyun taa Buca'dan taşındığını, Levanten aileler arasındaki ticari rekabetin sosyal hayata da yansıdığını ve ikinci evliliklerini Sakız Adası'nın becerikli kadınlarıyla yaptıklarını, mezar taşlarının dilini, harabe evin bahçesinde ayrık otları arasından başını uzatan akantusu da seninle öğrendim. Bil ki geçtiğim sokaklarda bakışlarının izi, dilimde hikayelerin var.

Bir şehri tanımak, onu anlamak ancak onun dilini bilen, onu seven ve fark edebilen biriyle mümkünmüş. Ben bu şansı ucundan da olsa yakalayanlardanım. Mekanın cennet olsun canım Hocam, gittiğin yerde hep huzur olsun, şarkılar olsun.

Derya CANITEZ-2015

error: Content is protected !!