Anma Toplantısında Açılış Konuşması – Resmiye Dinlenmez

Hoşgeldiniz,

Bu kürsüden ve sayısını bilemeyeceğim kadar çok geziye başlarken,  konuklarımıza merhaba dedikten sonra,  mikrofonu hep Şükrü hocamıza devrettim…

Bugün, hayatımın en zor konuşmalarından birini yapacağım.

Bildiğiniz gibi, son 15 yılımızdaki gezilerin çoğuna Şükrü Bey ile çıktık. 15 yıl önce Tarih ve Toplum Dergisinin gezilerine başlamıştık. Şükrü Bey aramıza katılınca Tarih ve Toplum gezilerinin rengi, tadı değişti ve önemli ölçüde zenginleşti.

Turizmin en sıkıntılı günlerinde Kültür Gezilerine inatla devam ederken onun ve diğer danışman hocalarımızın katkılarını asla unutamayız…

Hemen hemen her hafta sonu kış / yaz demeden, yağmur çamur demeden gezdik.  Batı Anadolu'yu, Kuzey ve Güney Ege'yi, Doğu Akdeniz'i, Trakya'yı,  Güney Doğu Anadolu'yu; Mardin'i - Gaziantep'i - Antakya'yı, Kahramanmaraş'ı, Kapadokya'yı Şükrü Bey'le adım adım gezdik.  Birçok Antik Kenti ondan dinledik. Bazen keşif gezilerine çıktık ve birlikte bir çok rotayı çözümlerken, gezginlerle paylaşmayı başardık.

İzmir ise Şükrü Bey ile yeniden hayat buldu dersek hiç de abartmış olmayız. Onunla 20 'ye yakın farklı  İzmir Turu gerçekleştirdik. Daha önce denenmemiş rotaları, İzmir'e ait kültürel kesitleri gezi programlarına uyarladık. İzmir Kent Kültürü ve İzmir Turizmi için önemli kazanımlardı bunlar…

Her yıl yaptığımız seminerler bize farklı bakış açıları kazandırdı. Pek çok dostumuz arkeolojiyi onun sayesinde sevdi. Plastik sanatlara, sinemaya, edebiyata ilgimiz daha da arttı.  Gezilerimizde büyümüş çocukların üniversitede Arkeoloji veya Sanat Tarihi bölümlerini seçmeleri tesadüf olmasa gerek… Şükrü Beyin gezileri Turist Rehberliği yapmakta olan arkadaşlarımız için de bir okul gibiydi. Fotoğraf çekerek, kayıt yaparak o derya gibi aktarımları birbirleriyle paylaşırlardı. Şükrü Bey de bilgisini paylaşmaktan büyük bir mutluluk duyardı.

Antik Çağda Şarap Kültürü ve Symposion, Roma Yemek Kültürü, Enginar'ın Tarihi, Eski İzmir'de Gece Hayatı, Rakı Kültürü, Rebetiko, Levanten Noel Yemekleri, Sefarad Mutfağı  tanımlarıyla yapılan tematik geceler gerçek Kültür Şölenleriydiler…

Ege Denizinin adaları artık öksüz kaldı. Ada kültürünü, yemeklerini, geleneklerini; tarihi, coğrafyası, inan çları ve Akdeniz'deki kültürel etkileşimi ile bu kadar güzel anlatabilecek birini ben henüz tanımadım…

Mübadeleyi, insani ve kültürel uzantılarını adeta yaşamışçasına anlatırdı…

Geziler sadece arkeoloji - tarih anlatımı değildi.  Geziler tarihi- tarihsel coğrafyası- arkeolojisi- sanatı,  ölmüş  yada halen yaşayan şahsiyetleri - müzikleri - halk kültürü ile ince bir sentezin sunumuydu. Böylesi bir senteze ulaşmak, bu birikimi etik bir süzgeçden geçirerek, bir bal damlası gibi sunmak Şükrü Bey'e özgüydü.

Onunla yaşadığınız herşey bir şiir tadında olurdu…

Bizler için çok güzeldi. Ben çalışma arkadaşıydım, son yıllarda artık dostuydum ama kendimi hep onun öğrencisi olarak gördüm.
Çoğunuz Şükrü Hoca ile gezdiniz - çok şanslısınız- çok şanslıyız…

Şükrü Hoca ile hiç gezmemiş birilerinden sıkça şunu duyardım; " Aynı  yere defalarca gidiyorsunuz, hiç sıkılmıyorsunuz? " Bende onlara "hayır hiç sıkılmıyorum, her defasında daha fazla  zevk alıyorum" derdim.  Bildiğiniz gibi Şükrü Bey her seferinde yeni bilgiler anlatır, asla aynı tekrarı yapmaz. Müthiş bir bilgi şöleni benim için derdim. On beş yıl boyunca hiçbir yıl,  bir önceki yılın gezi bültenini kullanmadık. Şükrü Bey, hiç üşenmeden, her gezi için onları yeniden gözden geçirip, yeni bilgiler ekleyerek gönderirdi bize.

Şükrü Bey 'le gezmeye alışanlar için, gezi beğenmek- pek kolay olmayacak bundan sonra…

Yunan Kültürünü çok iyi bilirdi. Onunla Yunanistan'ı gezmiş olanlar çok şanslılar. Birlikte yaptığımız bir Kuzey Yunanistan gezisinden ne kadar çok kitap alarak döndüğümüzü hatırlıyorum…

Giyimiyle,  tarzıyla, olaylara bakışıyla  başka bir adamdı o!  Herzaman bilimsel olmayı seçerdi. Arkeoloji en büyük aşkıydı. Mitoloji'yi çok iyi bilir ama arkeolojik verilere ağırlık verdiği için ön plana çıkarmazdı. Çok duygusaldı, alıngandı ama herzaman kibar ve espriliydi. Sohbetlerinde, hatta birilerine kızdığında bile kendini ince bir zekanın ürünü sözlerle ifade ederdi…

İşi konusunda çok hassas ve titizdi. Üstüne aldığı her şeyi mükemmeliyetçi anlayışıyla yerine getirirdi. Sevgili eşi Yeşim Hanım her geziye sabah onu  getirirdi, dönüşte de almaya gelirdi. Bu gösterişsiz sevgi ve vefa herkesin ilgisini çekerdi. Şükrü Bey ailesinden çok bahsetmezdi ama eşine saygısını ve oğluna hayranlığını belli ederdi.

Şükrü Bey çocuklar ve gençler olunca gezilerde daha bir coşardı. Yanında oturma imtiyazı sadece çocuklara ve bizim Nina'mıza aitti. Anlatıma ara verdiğin zamanlarda  yanındaki çocuklara masallar anlatırdı…

Şükrü Bey anlatmakla tükenmez bir zenginlikti!

En verimli çağında, kendinden daha çok kitaplar beklediğimiz bir zamanda kaybettik onu. Gezeceğimiz - göreceğimiz daha çok yerler vardı. Yeni keşiflerimiz vardı henüz sizlerle paylaşmadığımız…

Müzeyi, okulunu,  dostlarına ve öğrencilerine emanet etti. Gezi kültürüne ondan öğrendiklerimizle devam edeceğiz.

İzmir yaşayan bir destanı, konuşan bir kitabeyi kaybetti. Türkiye önemli bir aydınını ve kültür adamını kaybetti…

Bizler ise, Şükrü Bey'in gösterdiği yolda yürümek ve anısını canlı tutmak için elimizden geleni yapacağız.

Resmiye Dinlenmez

27 Nisan 2015
Şükrü Tül'ü Anma Toplantısı
Açılış Konuşması

error: Content is protected !!