Aladağlar’a Gitmek / Ali Rıza Avcan

Uzun zamandır Aladağlara gitmek istiyordum ama kimse beni davet etmiyordu bu yolculuğa…

ALADAĞLAR”A GİTMEK…

Uzun zamandır Aladağlara gitmek istiyordum. Gidenlere imrenerek; hatta kıskanarak baktığım bu süreçte hiç kimse beni davet etmiyordu bu yolculuğa… Sanırım, benim fiziksel kondisyonum kimselere güven vermiyordu. Oysa, fiziksel gücü benden zayıf olan birçok tanıdığım bu rüya dolu yolculuğa gidip hangi zirvelere tırmandıklarını ballandıra ballandıra anlatıyorlardı.

Sonunda, Resmiye Hanım”ın bu yolculukla ilgili ön araştırma yapmam için benden ricada bulunması üzerine, elime tarihi bir fırsatın geçtiğini anladım. Bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmek üzere elimde bulunan ya da bulunmayan tüm kaynakları arayarak; Aladağlarla ilgili tüm kitap, dergi, belge, harita ve fotoğrafları tarayarak oralara gitmiş gibi oldum. Artık çevremdeki herkese, sanki Aladağlara gidip görmüş gibi oraları, gideceğimiz yerleri anlatmaya başlamış, tanıdığım ve birlikte olmak istediğim herkesi Ebruli”nin gezisine davet etmeye başlamıştım.

Ancak bu arada, Aladağlara gitmiş dostlarımdan ciddi uyarılar alıyor, içten içe ben bu işi becerebilir miyim diye kendi kendime sorular sormaya başlıyordum. Bu korkularımı yenmek için Aladağlar gezisi için gerekli tüm teknik malzemeleri edinmeye çalışıyor; böylelikle yükseklik korkusu, zayıf bacak kasları, zaman zaman ortaya çıkan güvensizlik gibi zayıflıklarımı bu gelişmiş teknoloji ürünü malzemelerle telafi etmeye çalışıyor, zor doğa koşullarında kişisel zayıflıklarımla mücadele ederek kendimi geliştirebileceğim düşüncesiyle avunuyordum.

Uzun bir Kayseri yolculuğu sonrasında sularının çekilmiş olması nedeniyle büyük bir hayal kırıklığı yaşadığımız Sultansazlığı gezisi ile müthiş güzel freskleriyle bizleri etkileyen Gümüşler Manastırı gezisi sonrasında Çamardı yakınlarında aniden karşımıza çıkan o heybetli kitle, tüm korkularımı yeniden canlandırdı.

Demirkazık Dağevi”ndeki misafirliğimiz sırasında tüm yorgunluğumuzu atarak erken saatlerde yola çıkacağımız ertesi günkü zorlu yolculuğa hazırlandık.

31 Temmuz 2008, Perşembe sabahı saat 06.00 civarında yola çıkan (17) kişilik grubumuz Traktörcü Mehmet ŞENOLSUN”un römorkuna tıka basa doluşarak keyif içinde yola çıktı. 1,5 saatlik bir yolculuk sonrasında 1950 metre yüksekliğindeki Sokullupınar Mevkii”nde eşyalarımızı katırlara yükleyerek rehberlerimiz Ayfer YİĞİTLER ve Aykut BAYRAKTAR”ın eşliğinde yürümeye başladık. İlk başlarda çevremizdeki bitkilerin ve yeryüzü oluşumlarının resimlerini çekmekle birlikte arazinin giderek dikleştiği çıkışlarda zorlandığımızı, nefeslerimizin sıklaştığını hissederek ellerimizdeki batonlara daha fazla sarılmaya başladık. Rehberlerimiz dışında hiç kimsenin Aladağlara gelmediği grup üyelerimiz gittikçe artan yükseltide ve yanımızdan, çevremizden gelip geçen sis bulutları içinde sık sık mola vererek, “Kapı” olarak adlandırılan zorlu geçitleri geçerek buz gibi sularının çeliği bile kırdığı söylenen 3200 metre yüksekliğindeki Çelikbuyduran”da ilk zaferini kazandı. Bu zafer sonrasında yine zorlu bir çıkış anlamına gelen Karayalak Geçidi yürüyüşünden sonra 3500 metrelere ulaşan grubumuz, uzun çıkışın getirdiği yorgunluğu ve bıkkınlığı şarkıların, marşların eşliğinde gerçekleştirdiği keyifli bir inişle tamamlayarak çok geniş bir plato olan Yedigöller Bölgesi”ne ulaştı. Bu yolculuk sırasında grubumuzun genç üyeleri Yiğit ÖMÜR ve Mithat Can ÖMÜR ile Ilgaz ve Irmak AYDOĞDU ile Arda ÖZERKAN”nın performansları gerçekten övgüye değerdi.

Yedigöller Bölgesi”nin alametifarikası olan Direktaş”ın dibinde 3200 metrede kurulan kampımızda akşam yemeğini hep birlikte hazırlayarak yorgunluğumuzu atmaya, kendimizi ertesi güne hazırlamaya çalıştık.

Ertesi gün ise Yedigöller Bölgesi”nde yürüyüşler yaparak, Hasan Hoca”nın Yurdu”ndaki buzul göllerine girip yüzerek, sohbet edip dinlenerek, ertesi gün gerçekleştireceğimiz Hacer Boğazı geçişini konuşarak geçirdik. Türkiye yüzme şampiyonlarında dereceler alan Mithat Can ÖMÜR”le Ilgaz ve Irmak AYDOĞDU”nun buzul göllerini bir uçtan bir uca yüzerek geçişlerini fotoğrafladık.

2 Ağustos 2008, Cuma günü sabah erkenden kampımızı toplayarak kahvaltımızı yaptık. Kahvaltı sonrasında yaptığımız yürüyüşün ilk anlarında karşımıza çıkan Hacer Boğazı ve Boğaz”ın bitimindeki ormanların güzelliği hepimizi büyüledi.

Çarşakla dolu uzun, zorlu, tehlikeli bir bölgede gerçekleştirdiğimiz bu iniş sırasında Aladağlara endemik birçok bitkinin fotoğrafını çekerek, doğanın sessizliğini dinleyerek dinlendiğimizi ve yenilendiğimizi hissettik. Bu yürüyüş sonucunda ulaştığımız ülkemizin en önemli pos ormanının güzellikleri hepimizi büyüledi.

Hepimizin yorgunluktan bittiği, ayaklarının birbirine dolandığı anda ise Soğukpınar”da bizi bekleyen traktör karşımıza bir kurtarıcı gibi çıktı. Yine traktör römorkuna tıka basa doluştuğumuz bu tozlu, güzel, keyifli yolculuk sonrasında Barazama Köyü”ne, daha sonra da Kapuzbaşı Köyü”ne giderek dünya harikası Kapuzbaşı Şelaleleri”ni gezip fotoğrafladık.

Akşam ise, medeniyeti temsil eden Kapuzbaşı Köyü”ndeki Alto Turizm Tesisleri”ndeydik. Hepimiz yıkanıp temizlenerek tozlarımızdan arındık, kendimize geldik. Gürül gürül akan çayın kenarında yemeklerimizi yiyerek gezi ile ilgili görüş ve anılarımızı paylaştık.

Gezimizin son gününde ise, Zamantı Irmağı ile Göksu Nehri kenarındaki doğa harikası göknar, ladin ve karaçam ormanlarını seyrederek Kozan üzerinden Adana”ya giderek Seyhan Baraj Gölü kenarındaki Kebapçı Restaurant”ta bizim için düzenlenen bir kebap ayinine (!) katıldık. Bol meze ve şalgam suyu eşliğinde gerçekleştirilen bu tören ile bu zorlu geziyi gerçekleştirdiğimiz için kendimizi adeta ödüllendiriyorduk.

İzmir”e döndüğümüz uçakta ise yaşadığımız keyifli, zorlu, yorucu ve heyecanlı anıları paylaştığımız sohbetleri yaparak, bir sonraki macerada tekrar buluşma dileğini paylaştık.

Evet, en sonunda; kendi hedefime ulaşmış, uzun zamandır gidip gezmek istediğim yerleri görmüş, kendi zayıflıklarımla baş başa kalmış ve yer yer ya da zaman zaman bu zayıflıklarla baş ederek tekrar düze inmiş, kendimle baş başa kalabilmiştim. Bu, benim için keyiflerin, heyecanların demlendiği son noktaydı… Artık zafer benimdi.

Bize bu keyifli macerayı yaşatan Ebruli Turizm”e ve sahibi Resmiye DİNLENMEZ”e, Rehberlerimiz Ayfer YİĞİTLER ve Aykut BAYRAKTAR”a, Traktörcümüz Mehmet ŞENOLSUN”a, Katırcımız Osman”a ve tüm grup üyelerimize binlerce kez teşekkür eder; bizleri tekrar başka güzel maceralarda buluşturmalarını dileriz.

Ali Rıza Avcan

Yılların içinden süzülen anılar…





error: Content is protected !!