Ark. M. Nezih Aytaçlar Danışmanlığında

YANIK ÜLKE KULA’DA
BAĞ BOZUMU SONRASINDA BİR SYMPOSION GECESİ (YEMEK VE SUNUM)

TUR PROGRAMI

Öğleden sonra saat 14.00 de Karşıyaka / Bostanlı Vapur İskelesi yönündeki Havaş Durağı’nda; 14.30’da Alsancak Lozan Meydanı’nda, konuklarımızla buluşarak yola çıkıyoruz. Ankara yolu üzerinden KULA’ya doğru ilerliyoruz. Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuk yapıyoruz. Yol boyunca bilgi alıyor, bölgeye “Yanık ülke” denmesinin nedeni olan ve şaraplık üzümler için ideal bir toprak sunan volkan konisi üzerine sohbet ediyoruz.

Kula’ya ulaştığımızda, yol kenarından bağları görmeye başlıyoruz. İlerledikçe, kendimizi alabildiğine yeşil bir arazide, bağlar, arasında buluyoruz. Hava durumu ve ve katılımcılar müsait olursa, Jeopark içinde kısa bir yürüyüş yaptıktan sonra Bağlara gidiyoruz. Bağlarda biraz gezdikten sonra, Yanık Ülke Şarapları’nın üretim yerini ve depolama mahzenini geziyoruz.

Bağ, bağcılık ve şaraplar hakkında bilgi aldıktan sonra yöre üzümlerinin ve şaraplarının tadına bakmak istiyoruz.
Güneş batarken bağların arasında fotoğraf molası veriyoruz.

Gece yaklaşırken masalardaki yerimizi alıyoruz. Danışman hocamız Nezih Aytaçlar sunumuna başlıyor. Anlatım ve görseller bizi Antik Çağa götürüyor. Şarap tanrılarını besleyen o düşsel zamanlara uzanıyoruz. Sokrates’in ünlü eserine konu olan “Symposion” geleneği üzerine sohbet ediyoruz. Symposion’larda seçkinler için yemek – içmek önemli bir ritüeldi. Törensel bir ziyafet hazırlanır, geceye mitolojik öyküler, müzik eşlik ederdi. Sohbetler genellikle aşk, sanat, felsefe ve politika üzerine olurdu.

Hiristiyanlık’ta İsa’nın kanı olacak kadar büyük bir simgeye dönüşen şarap, Antik Çağ’da kimi zaman bir adak, kimi zaman bir şifa kaynağı olarak çıkar karşımıza! O dönem, bu dönem derken, Symposion ile şarap kültürü üzerine sunumumuz, İ.Ö. 5000’lerden başlayarak, Helenistik Çağ’a ve Roma medeniyetlerine uzanıyor, Bektaşi dizeleri ile renklenerek devam ediyor…

Sohbet öyle ağır bastı ki, yemeği anlatmayı unutuyorduk neredeyse. Konuklarımıza olabildiğince, “Antik Dönem Menüsü”ne yakın bir menü ikram edeceğiz. Domatesin, patatesin yani henüz Amerika’nın keşfedilmediği bir dönemin yiyeceklerine, uygun bir müzik eşlik etsin istiyoruz.

Uzun sözün kısası, katılanlara keyifli ve anlamlı bir gece vaat ediyoruz. Akşam 22.00 civarında da İzmir’e geri dönüş için hareket ediyoruz. Konuklarımızı aldığımız yerlerde bırakarak gecemizi sonlandırıyoruz.